"MOLLABEY KÖYÜNDE YAŞANAN SEL
FELAKETİNİ NE ZAMAN UNUTTUK"
Konu ise,Alaplı'daki ÇAY boyundaki Yat tersanesi
Daha önce yazdım. Yine yazayım.
En ummadığın keşf eder esrârı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
(En ummadığın senin
içyüzünü keşfeder, Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun?)
Öncelikle olayın geçmişini ve
aslını anlatalım.
Son günlerde Tartışmaya konu olan
yer Yat tersanelerin yeri deniz kenarı olması gerekirken, sahil içi bir
kilometre fazla uzak mesafesi Çay boyu altında Tarım arazisi olan tartışmalar..
Peki, tartışma neden kaynaklanıyor?
Ancak bahsettiğimiz bu konu
ise,geçtiğimiz günlerde Zonguldak il Genel Meclisinde Alaplı ilçesi Çamlıbel
köyüne kurulmak istenen yat Tersanesi meclis tarafından sel tehlikesi , tarım
arazisi olması, su kuyuları ve kamu zararı gerekçesiyle ret ediliyor..
Özetle,Yani İl Genel Meclisinde ranta izin çıkmadı..!
Ancak, Yat Tersanelerin iptal edilmesiyle beraber.. Bu olaydan sonra, bazı çevrelerin hemen savunmaya
geçtiklerini görülürken, hemen bu kişilerin mevcut ticari ilişki bağlantılarında
acaba kimlerin hissesi var? sorusu geliyor..
Bugüne gelirsek.. Doğa olaylarının
afete dönüşmesindeki en büyük etkenlerin temelinde, insanoğlunun kendisi
gelmektedir. Bu söylemden hareketle, dere ve Çay yataklarına
imar konusunda önemli gördüğüm tespitlerimi paylaşmak istiyorum.bunun en
bariz örneklerinden bir tanesi olan 2014 yılında Mollabey köyünde yaşanan sel
felaketi..
Mollabey Köyünde yaşanan sel felaketini ne zaman unuttuk. bu
tarihlerde yapılan haberlerde" Alaplı İlçesi Mollabey Köyünde sel nedeniyle
kabakulak deresi taştı.100 yakın iş yeri ve evi su bastı." başlık altında
Ulusal haber sitelerinde yer aldı. bu günleri bir hatırlayalım... yani
kısaca,..ÇAY ve DERE yataklarını imara açıp ev ve işyeri ile doldurmanın
faturasını kötü görüntü yanında yağmur suyu tahliyesi açısından ne kadar yanlış
olduğunu zaman zaman yaşayarak öğreniyoruz.
Konunun bir
başka tarafı ise,Allah esirgesin, Alaplı Çayı’nın taşması sonucu (1997
ve 2014 yılında oldu) olduğu gibi ; Alaplı'da bir sel felaketi olsa, Çay
yatağına yapılan işyerlerin ve içinde oturanların başına neler gelir, hiç
düşündünüz mü?
Oysa ülkemizde konuyla ilgili olarak ibretlik ve ders alınacak yüzlerce
olay var.
Kastamonu Sel Felaketinden ders almadık...mı..
9 Eylül 2009 tarihinde İstanbul’da
meydana gelen sel felaketinde dere yataklarına yapılan işyeri ve konutlarda
selden zarar gören 37 vatandaşımız hayatını kaybetmişti..
Yollarda araçlar tamamen sulara
gömülmüş, araçlarından çıkamayan birçok kişi boğularak hayatını kaybetmişti.bunları
Ne zaman unuttuk?
Alaplı Çayın debisinin aşırı
derecede arttığı, bu nedenle vatandaşların çay ve dere kenarına yanaşmaması
gerekir olduğunu biliyormuyuz..!
Tüm olumsuzluklara rağmen ve
günlerdir tartışma konusu
olan, Çay Boyundaki 73.000 M2 Hazine
arazisi üzerine,“Yat imalatı” yapma da ısrarcı olmak
da neyin nesi?
Sonuç olarak, Alaplı'da Yat imalatı yapacak başka yer mi kalmadı? ayrıca, Konunun en tartışmalı tarafı ise
İstanbul'da bulunan Yat imalat sorumlu muhatap
kişiler,Bugüne kadar konuya ilişkin kamuoyuna
tek bir açıklamada bulunmamaları..ve AYTEK Başkanın dediği gibi birileri
tarafından çok ifadeyle Çay boyundaki defermasyon kirli bilgisi ortada dolaştığını
söyledi ise,hala bir çok sorular aydınlatmayı beklediği görülüyor.
Bir başka konu ise Çay içinden alınan kum ve Çakıl
Kurum ve yetkililerin doğa talanına karşı
sessiz kalmaları ayrı bir muamma.! Konu Çayın içinde alınan Kum ve çakıl..ve
Çay içinde yapılan birit çalışmalarında çayın yok oluşu..
Ben ve Gazeteci arkadaşımız Mehmet
Öztürk dışında kimsenin konuya
değinmediği Çay boyunda dönen uygunsuz, kimse ses çıkaramadığı Çayın içinden
alınan kum ve çakıl olayı üzerine bir kaç satır bizde değinelim istedik..
Şu an rant haline getiren Çay
boyundaki alan içinde bir firma tarafından çay içinde birit çalışmaları
yapıyor..yapması da, buradaki çakıl,kum malzemelerin çıkarıldığı gibi duvar ve
çay içine döşenen birit,yanı sıra set duvar çalışmaları sırasında İş makinaları
ve kamyonlarla bu doğal çay yatağında tahribatlar yapıyor olmasına her ne
hikmetse kimse görmek istemiyor.. işin ilginç yanı ise bu duvar çalışmaları
esnasında çay içinden istediğin kadar malzeme alması..hemde sınırsız kontrolsüz
şekilde! peki Çay içinden malzeme alınırken şartnameye uyuluyormu..! ..? ..Peki
bu çalışma sizce, Bu tahribatlar doğal yaşam alanlarına zarar vermiyormu ..?..bekleyen
cevaplar
Maalesef,bunun gibi içimize
sinmeyen olaylar, Medya olarak yine iyi bir sınav veremiyoruz. Daha da kötüsü,
sorumluluğumuzu yerine bir iki arkadaşlarımızla beraber getiriyoruz..bu gibi
olayların sonuna kadar olaylara gidip yazıp çizmeye devam edeceğiz..
Herkes bilsin ki, bu güne kadar
olduğu gibi bundan sonra da yapılan yanlışları kamuoyu önüne getirmeyi
sürdüreceğiz.
Konuyu bilenler aslında her şeyin farkında.. yukarıda bahsettiğim iki başlık satır konular sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu
bilsinler..
Not: En son Alaplı Kaymakamlığında biz Gazeteciler Mehmet Öztürk ve bendeniz Ertuğrul Yüksel bu konu olarak ,Zonguldak İl Genel Meclis Başkanı Necdet Karaveli, İl Özel İdaresi daire müdürleri, AK Parti ilçe başkanı Altan Güngör, Aytek Başkanı Hikmet Demircan ile bu konu hakkında soru cevap olarak görüşlerimizi açıkladık.
buradan çıkan karar neticesinde sonrası tesisin tekrar
il Genel Meclisinde gündeme gelip gelmeyeceği valilik ve ilgili kurum müdürleri
ve Aytek yetkililerinin yapacağı toplantı sonrası belirleneceği kararı
varılacağı öğrendik..gelişmeleri takip
edeceğiz..
Son olarak..
Ziya Paşa’nın
dediği gibi;
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
Hoşcakalın /
Bu yazıyıda buraya tarih olarak not düşüyorum.