Türkiye'nin Libya hamlesiyle Akdeniz'de köşeye sıkışan Yunanistan ve Güney Kıbrıs'tan art arda hezimetin itiraf edildiği açıklamalar geldi.
haber devamı>>
haber devamı>>
Türkiye'nin Libya hamlesiyle Akdeniz'de köşeye sıkışan Yunanistan ve Güney Kıbrıs'tan art arda hezimetin itiraf edildiği açıklamalar geldi.
haber devamı>>
Yunanistan Ulusal Güvenlik Danışmanı yardımcısı Thanos Dokou, Libya'da ortaya çıkan tablonun kendilerini çok endişelendirdiğini söyledi.
haber devamı>>
Dokou, "Çatışmanın dengesi değişti. Eli güçlüyken Hafter'e destek verdik. Ancak şimdi görülüyor ki savaş alanında kaybediyor ve belki de siyasi günleri de sayılıdır. Hafter heran gidebilir" deyip ekledi:"Bazı ülkeler krizde askeri bölümün sona erdiğini ve bu konuda yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Atina Libya konusunda yanlış yol izledi. Bunu ifade etmek isterim."
Avrupa Birliği (AB) ve ABD'den destek açıklamaları gelse de durumun iç açıcı olmadığını belirten Yunan yetkili, "Bir süre daha Türkiye-Libya mutabakat zaptı ile yaşamak zorunda kalacağız" ifadesini kullandı.Yunan medyası, Thanos Dokou'nun televizyon ekranından sarfettiği sözlerin fazlasıyla karamsar olduğu yorumlarını yapıyor.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrrel Fontelles ise, Güney Kıbrıs'ı ziyaret etti.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis ve diğer yetkililerle görüşen Borrell, AB'nin halihazırdaki sorunun çözümüne yardım edeceğini söyledi ancak Türkiye'nin Akdeniz'deki sondaj çalışmalarının 'yasa dışı' olduğunu ileri sürdü.
Televizyon kanalı RIK'e konuşan Güney Kıbrıs Başbakanı Anastasiadis ise, diplomasiyi terk edip Türkiye ile bir savaşa girmenin Kıbrıs Hellenizminin sonunu getireceğini itiraf etti.Bir savaş istemediğini, sözlerinin karamsarlık veya boyun eğme değil gerçeklik olduğunu belirten Rum Başbakan, diplomasiyi çözüm için 'tek silah' olarak gösterdi.
Kıbrıs Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulides ise, Başbakan Anastasiadis'ten farklı tonda açıklamalar yaparak Türkiye'yi 'oyunbazan' olarak tanımladı.Mayıs ayı sonunda Türkiye'nin yeni ruhsat başvurularının Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaştığı haritalar, Yunanistan'ı paniğe sevk etmiş durumda.
Yunan basını, Haziran ayı başında Yunanistan'ın uluslararası destek aradığını duyurmuştu. Kathimerini gazetesi, ilk sayfasında yer verdiği haberinde 'Türkiye gelecek aylarda petrol aramaya başlamayı planlarken, Yunanistan uluslararası destek arıyor' başlığını kullanmıştı.
Rodos ve Girit açıklarındaki muhtemel faaliyetlerin Atina'da alarm zillerinin çalmasına yol açtığını aktaran gazete, Yunanistan'ın bölgeye fırkateyn göndermeye hazırlandığını yazmıştı.Kathimerini'ye göre, Türkiye'nin adımları karşısında çaresiz kalan Yunanistan uluslararası destek arayışına girdi. Atina yönetimi, bölgede Fransa ile birlikte askeri tatbikatlara da girişebilir.Yunanistan, 1974'ten bu yana Türkiye ile arasında tek anlaşmazlığın 'kıtasahanlığının belirlenmesi' olduğunu ve bu anlaşmazlığın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda çözülmesi gerektiği görüşünü savunuyor.
Atina yönetimi, 'Yunan adalarının kendi kıtasahanlıklarına ve MEB alanlarına sahip olduğunu' resmen açıklasa da, bugüne dek varsaydığı kıtasahanlıklarının koordinatlarını BM'ye bildirmiyor. Sadece Türkiye'nin BM'ye bildirdiği ve Türkiye'ye ait olduğu varsayılan kıtasahanlıklarının koordinatlarına itiraz etmekle yetiniyor.
Yunanistan'ın adalara ait olduğunu öne sürdüğü kıtasahanlık alanlarını belirlemekten kaçınmasının ardında, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni imzalamasından kaynaklanan 'Karasularını 12 mile uzatma hakkını saklı tutmak istemesinin' yattığı öne sürülüyor. Bu anlaşmayı imzalamayan Türkiye ise 1995'te TBMM de alınan kararla Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasını 'casus belli' yani savaş nedeni olarak kabul edeceğini açıklamıştı.Türkiye, Yunanistan'la deniz sınırının dolayısıyla iki ülkeye ait kıta sahanlığının sınırlarının henüz bir anlaşmayla belirlenmediğini vurguluyor. Ankara ayrıca Yunanistan'ın Doğu Ege Adaları'nı, 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması hükümlerine aykırı şekilde silahlandırdığına dikkat çekiyor.
Türkiye, 27 Kasım 2019'da uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası imzaladı. Söz konusu anlaşmayla birlikte, Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki kıta sahanlığı sorunu bir kez daha su yüzüne çıktı.
Peki, Türkiye Libya'da ve bütün Akdeniz'de dengeleri nasıl değiştirdi?New York Times, Mayıs ayında yayınladığı bir haberde, Türkiye destekli güçlerin Libya'da elde ettiği zaferlerin General Halife Hafter'in planlarına büyük darbe vurduğunu bildirmişti. Haberde, söz konusu zaferlerin Türkiye'nin Libya'da mücadele eden yabancı ülkeler arasında belirleyici bir güç olarak yerini alışına işaret ettiği vurgulanmıştı. Haberde ayrıca Hafter güçlerinin eline yeni ulaşan Rus hava savunma sistemlerinin SİHA'larla yok edildiği kaydedilmişti.NYT'nin haberi şöyle devam ediyordu: "Zaferler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak'ta asker ve SİHA'lar göndermesine kadar, zayıf ve Hafter güçleri tarafından etrafı sarılmış görünen Birleşmiş Milletler destekli Trablus hükümetinin kaderini, çarpıcı bir şekilde değiştirdi. Bu, Türkiye'nin 100 yıldan uzun süre önce Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden bu yana, petrol zengini Kuzey Afrika ülkesine yaptığı en güçlü müdahaleydi."