80’LER VE 90’LARA DAMGA VURMUŞ AMA GÜNÜMÜZDE SESİ SEDASI KALMAMIŞ ÜNLÜLERİMİZ NERDELER?
TRENDINGJUNE 15, 2020
Eski günleri anarken birden aklımıza o zamanlarda ünlü olan biri gelir. Bazen adını hatırlamakta zorlanırız. Çoğunlukla da uzun zamandır sesi soluğu çıkmadığı için ne durumda olduğunu merak ederiz. Çok ünlüyken bir anda yok olanların akıbetini merak ederiz. Tabii en çok merak ettiğimiz de neden artık ünlü olmadıkları olur. Kimisi kader, kimisi yanlış seçim, kimisi de peri masalı evlilikler yaparak şöhretli hayattan uzaklaşmış. Bize geçmişi hatırlatan eski ünlülerimizin en son nasıl görüntülendiklerine bakmak ve neden parıltılı hayatı bıraktıklarını öğrenmek istemez misiniz?
TARIK TARCAN – 62’SINDE BIR DELIKANLI
SONRAKİ➜
Tarık Tarcan’ı uzun yıllardır görmüyorsak, bunun tamamen kendi tercihi olduğunu söyleyelim. Türkiye’nin en büyük markalarından olan Vakko’nun bir dönem baş mankeni olan Tarık Tarcan neden mi böyle bir seçim yapmış? Çünkü huzur istemiş. Aslında spor akademisine başlamak için İstanbul’a gelen ve modellik yapmaya başlayan Tarık Tarcan kendini bir anda podyumlarda bulmuş. Sonra 1984 yılında çekilen ve çok ses getiren “Fahriye Abla” filminde ilk kez oyunculuğu denemiş ve çok beğenilmiş. Sonrası da hızla gelişmiş, filmler, diziler, programlar, sunuculuk. Yapmadığı iş kalmamış. Herkes peşinden koşmş ve her etkinlikte olmasını istemişler. O da erkenden yorulmuş ve kendini güney sahillerine atmış hepsi bu. Şu anda da hala karizmatik, hala taş bu arada.
YASEMIN YALÇIN – 61 YAŞINDA SAHNEDE
Özel televizyon kanallarının peş peşe açılmaya başladığı 90lı yıllarda yayınlanan televizyon programları arasında en çok sevilenlerin başında “Yasemince” programı gelirdi. Yasemin Yalçın’ın hayat verdiği Kakılmış karakteri veya Sürahi Nine karakterini çok sevip evde onun gibi giyinmeye çalışmış nice insan vardır. Yasemin Yalçın’ın bu başarısı yıllarca sürse de kanalların artışı, program çeşitliliği gibi türlü faktör araya girmiş ve yavaş yavaş televizyondan uzaklaşmıştı. Bazı sağlık sorunları nedeniyle de uzun süre sesi soluğu çıkmayan usta oyuncuyu çok özlemiştik. Neyse ki 2019 yılında tiyatrocu eşi İlyas İlbey’le “Vee Perde” oyunuyla tiyatro sahnelerine geri döndü.
4 YŞINDA
YENİ kuşak Tolga Abi’yi ve Hugo’yu bilmez, anlatalım. 90lı yıllarda evlerde tuşlu telefonlar vardı, televizyonda da interaktif bir yarışma programı vardı. Telefonla programa bağlanan çocuklar canlı yayında oyundaki o zamanlar avatar olduğunu bilmedikleri “Hugo” karakteriyle engelleri aşarak hedefe ulaşmaya çalışırlardı. Programın sunucusu Tolga Abi de çocuklara oyunda kolayca ilerleyebilmeleri için yardımcı olurdu. Bu müthiş oyunu oynamak için arayanlar yüzünden o televizyon kanalının hatları yoğunluktan kitlenirdi. Tolga Gariboğlu çağın ilerisinde bir görüşle dünyada ilk kez böyle bir uygulama geliştirmişti. Şu anda ise New York’ta eşi ve oğluyla yaşıyor ve çocuklar için yayınlar geliştirmeye devam ediyor.
OYA BAŞAR – 64 YAŞINDA TIYATRODA
Oya Başar bu ülkeye damga vuran televizyoncuların başında gelir. Levent Kırca’nın eski eşi olan Oya Başar tiyatro kökenli bir oyuncu. Devekuşu Kabare’den tutun da Lüküs Hayat’a kadar en sevilen prodüksiyonlarda sahne alan Oya Başar şehir tiyatrolarıyla başladığı kariyerine özel tiyatrolarla devam etti. Levent Kırca ile evli oldukları dönemde 90lı yıllardan itibaren uzun yıllar boyunca “Olacak O Kadar” programıyla televizyondan tüm Türkiye’ye ulaştılar ve güldürürken düşündürdüler. Daha sonra yollarına ayrı devam ettiler ve Oya Başar’ı birçok dizide izledik. Son yıllarda televizyonda göremediğiniz için korkmayın, tiyatro oyunlarına ağırlık verdi çünkü. Yani hala sahnelerde sevdiğimiz oyuncu.
Üzerinde civciv sarısı montu, kameraya salladığı parmağı, kulakları tırmalayan genizden gelen sesiyle bağırarak söylediği “Beennn Sadettin Teksoyyy” tanıtım sloganı..İşte tüm bunlar Sadettin Teksoy’u bir marka haline getirmişti. Aslında usta bir gazeteciydi, hatta dünya tarihinde Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’le görüşmeyi başarabilen ilk gazeteciydi. Bir dönem Uğur Dündar’ın ekibinde özel muhabir olarak da yer almıştı. Ama kanı kaynıyordu ve savaş veya siyaset yerine sansasyonel haber yapmayı seviyordu. Gizemli hikayelere bayılıyordu ve insanları ekrana bağlamanın formülünü çözmüştü. 90’lı yıllarda çok sükse yaptı ancak sonra sessizliğe gömüldü. Duyduk ki bir yapım şirketi kurmuş ve televizyon programlarına yapımcılık yapıyormuş artık.
ERKAN YOLAÇ 85 YASINDA
Akıllı telefonlardaki sayısız uygulamadan, bilgisayarlardaki sonsuz oyunlardan çok ama çok uzun zaman önceydi. Bir adam çıktı, bir oyun formatı geliştirdi. Oyun çok basitti. Sadece konuşularak oynanıyordu. Bir taraf soru soruyordu. Diğer taraf, yani oyunu oynayan taraf, iki kelime haricinde istediği her şeyi söylemekte özgürdü. Sadece “Evet” veya “Hayır” derse oyunu kaybediyordu. Ünlü sunucu Erkan Yolaç bu oyunu nice nesillere oynattı ve her seferinde aynı enerjiyle insanları kendine hayran bıraktı. Soruları o kadar hızlı o kadar tatlı soruyordu ki, kendinden en emin insanın bile bir boş anını yakalayıp “evet” veya “hayır” dedirtmeyi başarıyordu. Düzgün diksiyonuyla yıllarca birçok etkinliğin sunuculuğunu yapan Erkan Yolaç artık sadece programlara konuk olarak katılıyor.
67 YASINDA
Seyyal Taner rock müziği kadınla birleştiren ilk solistti Türkiye’de. Onlarca hit şarkısı olan şarkıcı tam üç kez Altın Plak aldı. Altın Plak demek, 100 binden fazla satış yapmak demekti. 80’li yıllar için bu büyük bir rakamdı. Konservatuarda bale eğitimi alan, güzellik yarışması kazanan Seyyal Taner’in sahne şovları da döneminin çok ilerisindeydi. Koreografileri, kostümleri ve hali tavrıyla “uçuk kaçık” olmayı seven muzip sanatçı 70’e merdiven dayamış olabilir ama unutulmayı düşünmüyor. Yeniden plaklara dönüş olan bir dönemde yeni albümünü longplay olarak çıkarmaya hazırlanıyor. Güzelliğinden ve enerjisinden de hiçbir şey kaybetmeyen sanatçının yeni şarkılarını heyecanla bekliyoruz
YILDO – FENOMEN ADAM 74
Yıldo’yu tanımayan yeni nesillere üzülüyoruz. Televizyonun gelmiş geçmiş istisnasız en komik adamını kaçırdılar çünkü. Yine 90lı yıllar, yine özel televizyon furyası tabii. Kim ne yapsa “ilk” oluyor o dönem. Yıldo’nun da o dönem televizyona yaptığı katkı gece şovları sunmaktı. Konuklar ağırlar, müzikler çalar ve hikayeler anlatırdı. İşte herkes heyecanla o hikayeleri beklerdi. Yıldo’nun zeka dolu bir üslubu vardı ve kendi icat ettiği “Aaaa neee?” veya “Kafadan Koparmak” gibi deyimlerden oluşan jargonunu herkese öğretmişti. Uzun süredir ekranlardan uzakta olan Yıldo artık 74 yaşında ve güney sahillerinde huzurlu bir yaşam sürüyor. Etrafındaki yakın arkadaşlarını gülmekten kırıp geçirdiğine de eminiz.
Siz 80’li yıllarda pop müzik dünyasında sadece Sezen Aksu’lar Nükhet Duru’lar mı var sanıyorsunuz yoksa? Onların arasında derinlerden gelen çok boğuk ve kalın sesli olan bir adam vardı. Kızıl saçlı ve kızıl sakallı bu şarkıcının adı Atilla Atasoy’du. Üstelik şarkı söylemek dışında da birçok meziyeti vardı. Bale eğitimi almıştı, bir de üzerine Modern Dans ve Halk Danslarını öğrenmişti. Dansta öğrendiği bu çeşitliliği müziğine de yansıtmıştı. Türk Sanat Müziğini almış ve orkestrayla harmanlamıştı. Yetmemiş, Halk Müziğini alıp modern müzikle sentezlemişti. Sanatın farklı disiplinleri arasında köprü kurarak yeni ufuklar açan Atilla Atasoy’dan uzun zamandır ses çıkmıyor derken “Bir Gün Beni Ararsan” adlı şarkısına yeni klip çekti ve sahnelere devam edeceğinin sinyalini verdi
Suzan Avcı 1937 Bursa doğumlu. Anne baskısının çok ağır olduğu bir çocukluk geçirmiş. O hayaller kurarken anne hep engel olmuş. Suzan Avcı da 15’inde evlenip kaçmış evden. Erkenden büyümek zorunda kalmış. Yeşilçam’a giriş yaptığında yıl 1956’ymış. Cesareti ve güzelliği ona “baştan çıkaran kötü kadın” rollerini getirmiş. Saf kızların başrolü çektiği filmlerde Suzan Avcı hep fettan kadın olmuş. Bir yandan Yeşilçam’da oyunculuk yapmış bir yandan şarkılar söyleyip albüm çıkarmış. Bu arada kendisi Aydan Şener’in de teyzesi olur. 82 yaşına gelen Suzan Avcı’nın bakışları ve duruşu hala yakıyor. Bizden yapımcılara bir tavsiye: “Ne yapın edin Suzan Avcı’yı yeni bir projeye ikna edin!”
Ayşegül Aldinç her zaman çok alımlı olmayı bilmiştir. Böyle nasıl desek, denizkızlarını andıran bir görünüme sahiptir. Kıvrım kıvrım beline kadar dökülen parlak siyah saçları, yusyuvarlak siyah gözleri, incecik burnu, fildişi gibi beyaz cildi bir araya geldiğinde karşısındakileri hipnotize eden bir hale gelir. İncecik beli, uzun bacakları, zarif elleri ise bu güzelliği alır bir üst seviyeye taşır. Ayşegül Aldinç bütün bu dış güzelliği yeterli bulmamış olsa gerek Güzel Sanatlar’da Seramik eğitimi almış. Sonra şarkıcılığa bir şans vereyim demiş ve ilk albümünde Aysel Gürel, Timur Selçuk ve Barış Manço gibi efsane isimlerden destek almış. Ne şanslı kadın! 62 yaşında konser vermeye tam gaz devam ediyor ve hala süper görünüyor!
Neşe Karaböcek’in gerçek adı Neş’ecan Göktürk. Karaböcek adını nasıl aldığı ise çok tatlı bir hikaye. Daha mini minicik bir kızken bir tiyatro piyesinde rol alıyor, piyesin adı da “Karaböcek”. İzleyiciler arasında İsmet İnönü de var, Neş’ecan’ın performansına bayılıyor ve “bu ufaklığa artık Karaböcek” diyelim diye adını takıyor. Aradan yıllar geçiyor, Neş’ecan kendini müzik sektörüne atıyor ve “Neşe Karaböcek” adını alıyor. Uzun yıllar plak yapımcısı eşiyle albüm üzerine albüm çıkarıyor, ama sonra eşini kız kardeşine kaptırıyor. 74 yaşına gelen Neşe Karaböcek bu olayı hala unutmuyor ve kız kardeşini affetmiyor. Bugünlerde sahne almaya devam eden bu canlı Türk Filmi’ni kaçırmayın deriz.
Bir insan 56 yıldır sahne tozu yutup hala nasıl bu kadar mütevazi kalabilir? Zihni Göktay bir zamanların o özlem duyulan insanlarının son örneklerinden biri. Hem kibar hem zarif, hem çok donanımlı hem bir o kadar alçakgönüllü. Biz onu en çok “Lüküs Hayat” müzikalindeki “Rıza” karakteriyle sevdik. 1984 yılından beri Şehir Tiyatroları’nda sergilenen eserde en uzun süre aynı rolü oynayan oyuncu Zihni Göktay. İşini o kadar severek yapıyor ki, eğer bir gün izleyiciden “bu rol sana hiç yakışmamış” lafını duyarsa oracıkta düşer kalır, o derece. O yüzden siz siz olun “Hisse-i Şayia (Bir Evlilik Komedisi)” adlı oyuna hemen bir bilet alın ve Zihni Göktay’ın 74 yaşında olduğunu unutturan performansını izleyin.
Öyle bir duruşu var ki bu kadının, insan karşılaşsa nutku tutulur gibi geliyor. Aynı anda hem çok zarif hem de çok sert bir mizacı var Çiğdem Tunç’un. Yılların sahne deneyimi de öyle bir özgüven vermiş ki odadan içeri girdiğinde saygıdan herkesi ayağa kaldırır. Müthiş bir diksiyon var, o da bunu kendine saklamıyor, 57 yaşında tükenmeyen enerjisiyle sunuculuk yapmak isteyenlere özel atölyelerde öğretiyor işin inceliğini. Sahnede o kadar sağlam duruyorsa arkasında 15 yıllık bale eğitimi var. Müzikaller, tiyatrolar, diziler, filmler, ödül törenleri, uluslararası etkinliklerden oluşan özgeçmişine daha pek çok proje ekleyecek gibi görünüyor.
Ama nasıl insanın içi sıcacık oluyor Sinan Bengier’in fotoğrafını görünce değil mi? Bu kadar beyefendi bu kadar kibar bir oyuncu olması onun komik rollerin hakkını vermesini engellemiyor. Hemen her nesil onu en az bir kez izlemiştir. Olacak O Kadar programından tanıyanlar zaten onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu biliyorlar. Daha sonraki yıllarda sayısız film ve dizide rol alan usta oyuncuyu sevmemek imkansız. Yukarı bakan kaşları ve aşağı bakan bıyıklarına bir gün “ters parantez” yorumu geldiğini ve kaşlarının ne kadar komik göründüklerini kendini televizyonda gördüğünden fark ettiğini de gülerek anlatıyor. Bugünlerde İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan sahne alan usta oyuncuyu sahnede izleme fırsatını kaçırmayın.
Korhan Abay gerçekten de kendi sektöründe türünün ender örneklerinden biri. Sadece Türkçe diksiyonu ve ses kontrolü konusunda uzman değil çünkü. Profesyonel anlamda kusursuz bir şekilde İngilizce, Fransızca, Rusça, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve İsveçce dillerinde de sunuculuk yapabiliyor. Bakın bu dilleri sadece konuşabiliyor demiyoruz, bütün bu lisanlarda sunuculuk yapabiliyor diyoruz. Tarihe geçen bir ayarı da var ki hatırlatmasak olmaz. Efendim sene 2004, Eurovisiyon şarkı yarışmasındaki sunucu “Konstantinopolis’e bağlanıyoruz” diyor, karşısındaki Korhan Abay da canlı yayında anında yapıştırıyor cevabı “Burası 500 yıldır İstanbul” diye. Uçak uçurabilen ve hayvanların yaşam hakkını savunan bu nadide insan 66 yaşında özel organizasyonlarda sunuculuk yapmaya devam ediyor. Rast gelirseniz, nasıl bir cevher olduğunu bilin istedik.
AYDAN ŞENER – İLK ÇALIKUŞU 56 OLDU BILE
Televizyon kanalları özelleşmeye başlamadan bile önce bir dizi yıldızımız vardı. TRT’de 1986 yılında yayına giren “Çalıkuşu” dizisinin başrolünde oynayan Aydan Şener duru güzelliğiyle inanılmaz bir hayran kitlesine ulaşmıştı. 1981 yılında kazandığı Türkiye Güzeli unvanıyla şöhretli yola giriş yapan Aydan Şener’e film ve dizilerde başrol teklifleri yağmaya başlamıştı. Daha gencecik olmasına rağmen prensiplerinden ödün vermeyen Aydan Şener cesur sahnelerde oynamama kuralını en baştan koymuştu. Bu sayede de sadece ağırbaşlı rollerde oynamayı başardı. 2017 yılında “Kalbimdeki Deniz” dizisinde rol alan Aydan Şener’in hala taş gibi olduğunu ve bu güzelliğini teyzesi Suzan Avcı’dan aldığını da söyleyelim.